Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın SHÇEK’ten sorumlu Sayın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla. Dr. Mehmet Aykaç Çorum Refahyol Hükümeti döneminde çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarına alınması kararlaştırılan dinî, kültürel ve ahlakî içerikli kitapların, 55 inci Hükümetin Sayın Bakanınca incelemeye alındığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu konuda sormak istiyorum. 1- Kitabın, yeni yetişen nesil için ne kadar yararlı olduğu açıktır. Yıllarca ülkemizde okunan ve ortaöğrenimde tavsiye edilen ve içerik bakımından millî ve manevî değerlerimizi geliştirmeye yönelik bu kitaplarla ilgili kararınız ne olacaktır? 2- Yetiştirme yurdundan yaşlarını doldurmaları sebebiyle ayrılma durumunda kalan gençlerimizi iş sahibi yapma konusunda bir çalışmanız var mı? BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici; buyurun efendim. DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Çorum Milletvekili Sayın Mehmet Aykaç’ın sözlü soru önergesini yanıtlamak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. 55 inci Hükümette, sosyal hizmetlerden ve sosyal yardımlardan sorumlu Devlet Bakanı olarak göreve geldikten hemen sonra, ülkemizdeki sosyal hizmet alanında en temel kuruluş olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı kuruluşları tek tek incelemeye, tanımaya başladım. Bugüne kadar elliye yakın ilimizde, ikiyüze yakın kuruluşu ziyaret ederek, yerinde incelemeler ve tespitler yaptım. Gittiğim kuruluşlarda mülkî idarecilerle, kurumlarda yaşayan insanlarımızla, yönetici ve çalışanlarla ve koruma dernekleriyle ayrı ayrı görüşmeler yaptım. İlk günlerde görünüm şöyleydi: Zaman zaman yaşanan olumsuz olaylar nedeniyle, kurumun kamuoyundaki imajı çok iyi değildi. Yaptığım incelemelerde, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı çocuk, genç, özürlü ve yaşlılarımızla ilgili kuruluşlarımızdaki fizikî yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerekiyordu. Çocuklarımızın eğitim başarıları arzu edilen seviyede değildi. Bazı kuruluşlardaki çocuklarımızın kendilerini ifadede ciddî güçlükleri vardı. Her iktidar değişiminde yerleri değişen, hiçbir liyakat, beceri ve eğitim ölçülerine uyulmadan siyasî atamalara maruz kalan, hizmetin özelliği nedeniyle son derece güç koşullarda çalışan kurum personeli, son derece moralsizdi. Bazı kuruluşlarımızda, beraberimdeki bayan ziyaretçilerin elini sıkmayan on-oniki yaşlarındaki çocuklarla, ayakta içmek günahtır diye yere çömelerek ayran içen çocuklarla, altı-yedi yaşındaki erkek çocukları namahremdir diye yıkamayan bayan görevlilerle, karaçarşafa sokulan kız çocuklarımızla, çocuklara bir kavanoz nohut götürüp tek tek yutturduktan sonra “bu nohutlar okunmuş nohutlardır, yalan söylerseniz bu nohutlar içinizde şişer, patlarsınız” diyerek aklınca yalan konusunda eğitim vermeye çalışan yöneticilerle ve öğretmenlerle, yine, çocuklarımızı kendi mensubu olduğu dünya görüşüyle militan yapmak üzere çeşitli dernek ve vakıflara götüren görevlilerle karşılaştım. Oysa, 2828 sayılı Kanunla kurulan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun asıl görevi, devletin koruması altında bulunan bu çocuklarımızı, Atatürk ve cumhuriyet ilkelerine bağlı, hiçbir politik görüşün esiri olmayan, ulusal değerlerimize bağlı, akla ve bilime inançlı, kendisine güven duyan, kendisiyle barışık, başarılı bir birey olarak topluma kazandırmaktı. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; geçtiğimiz on ay içinde, kuruluşlarımızı soğuk, kasvetli havasından kurtararak sıcak bir ev, aile ortamına dönüştürmek üzere fizikî koşulları iyileştirme çalışmalarımızda oldukça iyi bir noktaya geldik; çocuklarımızın eğitim başarılarının yükseltilmesi yönündeki çabalarımız, son derece olumlu neticeler vermeye başladı. Aradan geçen süre içinde, Kurum, artık, güzel haberlerle kamuoyunun gündemine gelmeye başladı; öteden beri kuruluşlarımıza çok önemli katkıları olan, âdeta, toplumdaki korunmaya muhtaç insanlara olan sevgi ve şefkati kurumlarımıza taşıyan gönüllü kuruluşların güvenini tekrar kazandık. Bu çalışmalar içerisinde, çocuklarımızın okuma alışkanlığı kazanmaları, sosyal ve kültürel gelişmeleri ve okul başarıları için çok önemli olduğunu düşündüğümüz kuruluş kütüphanelerini değerlendirmeye aldık. Çocuk gelişimi ve eğitimi, sosyal hizmet alanında uzman, üniversitelerimizden görevlendirilen profesör ve doçentlerden oluşan bir kurula, kütüphanelerimizdeki bazı kitapları incelettik. Bu inceleme kurulu raporuna göre, bırakınız millî ve manevî değerlere uygunluğunu, bazı kitapların, çocukları şiddete özendirdiği, çocukların ruh sağlığını zedeleyici mesajlar içerdiği, sürekli korkuyu aşıladığı; yalnızlık, saldırganlık temaları işlediği; yüzyıllar öncesinin Arap kabilelerinin toplumsal ilişkilerine özendirdiği; kadın-erkek eşitsizliğini işleyen, daha da ötesi, kadınları hayvandan da aşağı gösteren aşağılayıcı mesajlar içerdiği -burada ifade etmek istemiyorum- bazı kitapların, çocukların cinsel gelişimini olumsuz etkileyecek örnekler içerdiği ve benzeri olumsuzluklar saptandı. Millî Eğitim Temel Kanunundaki “Genel Amaçlar” başlığındaki ilkelerle ve 2828 sayılı Kanunun amaçlarıyla çelişen bazı kitapların çocuklar tarafından okunması sakıncalı bulundu. Sayın Aykaç bu kitapları görse, incelese, millî ve manevî değerlerimizi geliştirmeye yönelik kitaplar olmadığını kendisi de takdir edecektir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) – Kütüphanelerimizdeki kitap sayısı ve çeşidi oldukça eksikti. Bu eksikliği gidermek üzere, Türk ve dünya klasiklerinden seçilmiş 28 000 adet kitap alınarak kuruluşlarımıza gönderilmiştir. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu yuva ve yurtlarındaki devletin koruması altındaki çocuklarımızı, Büyük Atatürk ve cumhuriyet 27 ilkelerine, ulusal değerlerimize bağlı, soran, sorgulayan, araştıran, çağdaş yaşamı benimsemiş, başırılı gençler olarak yetiştirme yolundaki çalışmalarımız, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Aykaç’ın soru önergesinin ikinci kısmında, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu yetiştirme yurtlarından yetişen çocukların iş sahibi edinilmeleriyle ilgili soru vardı. Biliyorsunuz, 2828 sayılı Kanunda değişiklik yapan 3413 sayılı Yasa gereği -bu yasa 1988 yılında çıkarılmıştır- her yıl, kamu kurum ve kuruluşlarının, serbest kadrolarının binde 1’i oranında personeli, yetiştirme yurtlarından yetişen çocuklardan alması zorunluluğu getirilmiştir. Bugüne kadar, bu kanun kapsamında, geçtiğimiz on yıl içerisinde, 10 400 çocuğumuz işe yerleştirilmiştir. Geçtiğimiz yıl, 1997 yılında, 1 400 çocuğumuz işe yerleştirilmiştir; bu çocuklardan 1 000’i 55 inci Hükümet döneminde işe yerleştirilmiştir. Geçtiğimiz şubat ayında, 25 Şubat 1998’de, 3413 sayılı Yasanın çıkarılışının 10 uncu yıldönümü nedeniyle büyük bir toplantı düzenledik. Çok sayıda bakanımız, çok sayıda kamu yöneticisi bu toplantıya katıldı ve on yıl boyunca bu yasal zorunluluğu yerine getiren, yani, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu yetiştirme yurtlarından yetişen çocukları, her sene, binde 1 oranında kurumlarına yerleştiren bakanlık ve kamu kuruluşları yöneticileri ödüllendirildi. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen toparlayınız efendim. Ben, size, ilave 2 dakikalık süre vermiştim, 1 dakika daha veriyorum; lütfen toparlayın. Buyurun. DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) – Sayın Başkan, bunu izah etmem gerekiyor. Yani, arkadaşımız -orada, 10 dakika yerinden konuşuyor- soru sormuş; izin verin de, ben de buradan açıklayayım. BAŞKAN – Süremiz belli efendim, süremiz belli. Buyurun. DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) – Bir toplantı düzenlendi ve bu toplantıda, bu yasal zorunluluğu yerine getiren, çocuklarımıza sahip çıkan sayın bakanlarımız ve kamu yöneticileri ödüllendirildi, uymayan kamu kuruluşlarımızdan bu yasal zorunluluğu yerine getirmeleri talep edildi. Burada özellikle söylemek istiyorum ki, bazı kamu kuruluşlarımız ve özellikle büyükşehir belediyelerimiz, bu yasal zorunluluğu yerine getirmemektedir ve o toplantı sonrası, memnuniyetle görüyoruz ki, çok sayıda kuruluşumuz bu çocuklarla ilgili sınavlar açmaya başlamıştır. Şu anda, çok sayıda çocuğumuz kamu kurumlarına yerleşmeye başlamıştır ve biz, bunu, Bakanlık olarak izliyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Bakan… Efendim, lütfen… 1 dakika daha süre tanıyorum, lütfen toparlayınız. DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) – Toparlıyorum efendim. 1997 yılı sonu itibariyle 4 278 çocuğumuz bu yasadan yararlanarak işe girmeyi beklemektedir. Bu sene yapacağımız çalışmalarla, sayın bakanlarımızın ve kamu yöneticilerinin bu konuya gösterecekleri hassasiyetle, 4 278 çocuğumuzu bu sene işe yerleştireceğimizi umut etmekteyim. Ayrıca, Devlet Personel Dairesi Başkanlığından aldığımız bir olurla, geçtiğimiz yıllarda bu yasal zorunluluğu yerine getirmeyen kuruluşların, geçmiş yıllara dönük olarak bu çocukları işe almasını da sağlamış bulunmaktayız. Sayın Başkan, bana, bu açıklamaları yapma fırsatı verdiği, bu konularda kamuoyunu bilgilendirme imkânı verdiği için, tekrar, Sayın Aykaç’a teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum. SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) – Sayın Başkan, Sayın Bakan, 54 üncü Hükümet döneminde sorumlu bulunduğum bakanlıkla ilgili çok ciddî ithamlarda bulunmuştur. Müsaade buyurursanız, konuya açıklık getirmek istiyorum. DEVLET BAKANI MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) – Yok öyle bir usul. BAŞKAN – Efendim, müsaade buyurun; usul var mı yok mu, onu ben takdir edeyim. Lütfen yerinizden efendim… Şöyle biraz ileri gelirseniz, zabıtlara geçmesi açısından… Yalnız, kısa olsun efendim… Lütfen… SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) – Bizim iktidarda kaldığımız süre, bir yıllık bir süredir. Biz, bir yıllık süre içerisinde, bu Kurumu, silbaştan değiştirmiş değiliz. Daha önce sosyaldemokrat bir iktidarın devamı olan bir kurumu aldık ve sosyaldemokrat olan bir iktidara devretmiş olduk; yani, kadrolarda bizim önemli bir değişiklik yapmamız zaten mümkün değil. Aynı kadrolarla, Sayın Bakan, şu anda, İktidar veya Hükümet olarak, Bakanlığını yönetmektedir. Bizim aldığımız kitapların hiçbiri yasadışı kitaplar değildir, biz de bastırmış değiliz; kitapçılarda satılan kitaplardır. Nasıl ki, Sayın Bakan, şu anda kitapçılardan almışsa, biz de kitapçılardan almışız, bunları özenle seçmeye dikkat etmişizdir. Sayın Bakan, şu anda, zannediyor ki, bu Hükümet ilânihaye devam edecek, kendi iktidarının veya kendi partisinin ideolojisi orada devam edecek. Bu Hükümet gittiği zaman, biz, orada yapılan icraatların hepsini getirip burada teşhir edeceğiz efendim. NECATİ ALBAY(Eskişehir) – Yalnız, bu konularda ideoloji olmaz. BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. 28 Sayın milletvekilleri, Sayın Bakana üç defa süre uzatımı imkanı verdim, gruplardan bir ses geldi… Böyle bir usul yok. Sanki, süre sınırlı değilmiş gibi ya da diğer konularda olduğu gibi 20 dakikalık süre varmış gibi bir izlenim bahsekonu. Ben, tabiî, o arkadaşımızın ismini söyleyecek değilim. İçtüzüğün 98 inci maddesinin üçüncü fıkrasını bir kere gözden geçirmesini rica ediyorum. Yani, Başkanlığın tutumu hakkında tereddüte düşüp, Başkanlığa karşı bir kırgınlık hissetmesin diye ben bu ihtiyacı hissettim. “Hükümet adına verilecek cevabın süresi beş dakikayı geçemez.” DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) – Yerinden ne kadar? BAŞKAN – Efendim “kısa bir açıklama yapar” deniliyor onda da. A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Yerinden ne kadar kısa?.. BAŞKAN – Bunu tartışmayalım lütfen. MEHMET AYKAÇ (Çorum) – Kısa bir açıklama yapmak istiyorum efendim. BAŞKAN – Müsaade buyurun, vereceğim efendim. Ben, sadece, sürenin beş dakikayla sınırlı olduğunu ifade için arz ediyorum. Lütfen, yerinizden, çok kısa efendim. Arkasından Sayın Bakanın cevap imkânı var tabiî. Buyurun. MEHMET AYKAÇ (Çorum) – Sayın Başkan, İçtüzükte “kısa bir açıklama yapar” yetkisini kullanmak istiyorum. BAŞKAN- Buyurun efendim. İşte onu… Başlayın. MEHMET AYKAÇ (Çorum) – Sayın Bakanımıza teşekkür ediyorum. 1 inci suale vermiş olduğu cevaplarda çok güzel birtakım ideolojik nakillerde bulundu. Efendim, çocuklara denilmiş ki: “Bu nohutları yer de yalan söylerseniz, şişer, patlarsınız.” Böyle bir patlama olayı olmuş mudur? Tekrar soruyorum; bu bir. Bunlar tamamen uydurma şeylerdir. (DSP sıralarından “doğru, doğru” sesleri) Bir Sayın Bakanın bunu kürsüye getirmesinden esef duydum. İkincisi: Bu sözü geçen kitapların isimleri bende vardır ve bu kitapları karşılaştırmışımdır. Yasaklanan ve incelemeye alındığı söylenen bu kitapların tamamı, geçmiş Hükümet zamanında yurtlara alınıp da şimdi alınması durdurulan kitapların tamamı Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulunca tavsiye edilmiş kitaplardır. Acaba, bu devletin bir bakanlığı tavsiye ederken öbür bakanlığı bunları nasıl zararlı buluyor; bunu anlamak istiyorum Sayın Başkan. Bu kitapları karalamanın da bir âlemi yok. BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim. Buyurun Sayın Bakan; lütfen, çok kısa olsun. DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; benden önce görev yapan Bakan arkadaşım, benim, şu andaki, Bakanlıktaki ideolojik çalışmalarımın daha sonra sorgulanacağını söyledi. Benim ondan hiçbir endişem, hiçbir tereddütüm yok; çünkü, benim şu anda kurumda hâkim kılmaya çalıştığım düşünce ve ideoloji, cumhuriyet ve Atatürk ideolojisidir; ondan hiçbir tereddütüm yok, onu söylemek istiyorum. SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) – Hep Atatürk’e sığınıyorsunuz, başka yaptığınız bir şey yok. BAŞKAN – Sayın Günbey, lütfen… Sayın Bakan, siz, lütfen ifadenizi serdediniz. DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) – Sayın Aykaç “o kitapların listesi bende var” dedi. Biz, o kitapların tamamını öyle görmüş değiliz ki. O dediğim hususları içerenler sakıncalı bulundu dedim. Eğer, arzu ederseniz, size o konuda bilgi verebilirim, kendiniz de o kitaplarda neler olduğunu görürsünüz. Benim burada söylemeye dilim varmıyor dedim… MEHMET AYKAÇ (Çorum) – O bilgi bize geldi. BAŞKAN – Sayın Aykaç… Sayın Bakan, diyalogu bırakır mısınız efendim. Siz, beyanda bulunun, ne buyuracaksanız. DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) – Ayrıca, o nohut olayının, burada, kürsüye getirilmesinden rahatsızlık duyduğunuzu söylediniz. O konu, müfettiş soruşturmasıyla tespit edilmiş bir konudur. O konuda, isterseniz, size, gerekli bilgiyi her zaman için verebilirim. Ayrıca, benim, şu anda aldığım 28 bin kitabın da listesini size verebilirim. Hangi kitaplar vardır… Biz, o konularda son derece açığız, son derece şeffafız. Sayın Başkan, tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum. Galiba, bizim, biraz havayı yumuşatmamız lazım. Sayın Enerji Bakanımız, Koçhisar Barajı, Obruk Barajı ve Yenihayat Barajı için lazım gelen parayı huzurda taahhüt ettiğine göre, Çorumlular adına kendisine bir gül takdim etmek istiyorum. Yurt Ay Der Genel Merkez yönetimi olarak hizmetlerinden kendisine minnettarız.