SESSİZ YÜREKLERİN KOCA YÜREKLİ SESLERİİlk başta satırlarıma, sessizlerin sesi olabilmemiz, umut ve temennileriyle başlamak isterim.
Sessiz kalplerin hayat yolculuklarında, seçemedikleri en önemli unsur anne ve babalarıdır.
Sessiz kalplerin hayat mücadelesinde yolculuk yapmak için bekledikleri terminallerde onlara göre tek kendileri vardır, ya da kendi gibi tek tabanca derttaşları…
Gelelim esas konuya;
Düşünsenize, bir otobüs terminalindesiniz. Gideceğiniz nokta için saatlerce beklediğiniz otobüs gelmiyor. Etrafa sorarak, yanlış terminalde olduğunuzu öğreniyorsunuz.
Saatlerce beklediğiniz zaman, bir çırpıda heba oluyor. Geçmişteki zamanı geri getiremediğiniz için o anın kasvetiyle başbaşa kalıyorsunuz.
İşte; şimdi vereceğim örnek de yukarıda verdiğim misale eşdeğer konumda…
Peki, nasıl derseniz satırlardaki manalardaki manayı sizlere bırakarak yazmaya devam etmek istiyorum.
Sessiz kalpler hayatlarındaki umutlarının en derin olduğu mücadele yolculuklarında, kendilerine seçme fırsatı verilmeyen terminallerde, umut pınarları amansız ve pervasız şekilde bırakılıp, hayat mücadelelerinde ilerlemesi gereken yolları kendileri belirlemesi mecburiyetinde bırakılıyorlar.
Sessiz kalpler, öz benlik arayışına girip hayat inşaatlarını ya doğru otobüse binip, hiçbir sarsıntıda yıkılmayan, huzur sarmaşıklarının ardı sıra geldiği güzel günlere ulaşacaklar, ya da yanlış otobüse binip, hasatın en verimli zamanlarında buğdayı dökülen boş başak gibi oradan oraya savrulup güzel günlerin ne demek olduğunun idrakine varamadan, hep bir arayışta olacaklar.
YURTAYDER ( Yetiştirme Yurtları, Gençlik, Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği ) kurucu ve üyeleri hiçbir çıkar ve menfaat gözetmeden, sessiz kalplerin hayat mücadelelerindeki ses olabilmek için maddi – manevi desteklerle pusula olmayı çalışıyor.
Bu makaleyi okuyan akranlarıma ve büyüklerime bir soru yöneltmek istiyorum.
Parayla satın alınamayacak haz ve mutluluğu bana tarif etmenizi istesem, edebilir misiniz?
Ben sizi yormadan tarif edeyim o zaman;
Hiçbir şeyle değeri ölçülemeyen mutluluk, tabii ki karşılıksız yapılan iyiliklerdir.
Yapılan iyiliklere karşılık olarak alınan gerçek ve içten tebessümler, açlığı tokluğa, acıyı ve kederi huzur sarmaşıklarına çevirecek cinsten olduğu için böyle bir hazzın bağımlılık yapma ihtimalini içtenlikle düşünmenizi isteyerek ve Ayriyeten yaptığınız bu iyiliklerin günden güne herkese yayılarak bu topluluğun çoğaldığını, toplumda yer ettiğini, sizden son kez bir şey isteyip hayallerinizde canlandırmanızı istiyorum. İşte Ben de bu yüzden, hep kendi kendime söylenir dururdum. Acaba böyle insanlar var mı? Kendim birçok şeyden habersiz birseyler yapmaya çalışırken niye yok diye üzülür, sızlanırdım. Ama anladım ki her şeyin vakti zamanı var. Sizler benim gibi vaktini, zamanını beklemeyin…
Gelin hep birlikte merhem olalım, hep birlikte saralım yaraları, hep birlikte güçlendirelim sevgiyi, saygıyı, hürmeti…
Anlayacağınız vesselam;
Bir kişiden ne olur diye düşünmeyip,
1-2 kişiyle olur mantığıyla,
hep birlikte minik kalpli sessizlerin, sesi olalım…
Yazdıklarımı sabırla okuyan ya da okumayan herkese son satırlarımda nacizane bir dilek bırakmak istiyorum.
Sizlerin payına da (Amin) demek düşsün…
Canı gönülden güzel günleri görmek için attığınız tohumdan filize dönen umutlarınızın birgün ağaç olup, meyve vermesi umut ve temennilerimle…
Şeyma SONKUR – İstanbul
Saygı ve sevgilerimle
Hoş çakalın