Yurt’dan sesler aranıyor…
Ayaş Yetiştirme Yurdunda 1973-1977 yılları arasında orada yaşamış ve hayatta kalabilmiş Yurt arkadaşlarımı, öğretmenlerimi yada o yıllarda orada görev yapan kişileri bulmak ve onlarla iletişim kurmak istiyorum.
Facebook aracılığıyla. O yıllarda bende orada kalmıştım zira, 225 kişiydik, kaderimiz buluşturmuştu bizi orada, kimimizin annesi, kimimizin babası, kimimizinde hiç kimsesi yoktu ve Yurt bizim evimizdi, Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen 225 Kardeş bir çatı altında yani. Ayaş Lisesi ise okulumuzdu. Yurt’daki ögretmenler Vasimiz’di.
Benim aldığım Teşekkür ve Takdirnameler’imin üzerinde o zaman Vasim olan Ahmet Bostan öğretmenimin adı yazar örneğin. Daha sonra duydum ölmüş, Allah rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun, çok iyi bir insandı. Yurt müdürüne “Müdür baba” odalarımızı temizleyen Ayaş’lı kadınlara ” ise isimleriyle birlikte “,..Anne” derdik. Bir “Müdür Babamız” vardı, adı Mümin Beşiktepe ve “Satı annemiz” vardı mesela, odamızı temizleyen. Yaşıyorlarsa anmış olalım onları da burada bu vesile ile, kulakları çınlasın hepsinin. Hayırseverler gelir para dağıtırlardı ve benim ve bir çok kardeşimin ilk işi hemen yanı başımızdaki Bakkal’a gidip yarım ekmek arası zeytin almak olurdu.
En sevdiğim yiyecekti benim “Zeytin-Ekmek”, halâ severim. En küçüğümüz 10, en büyüğümüz 18 yaşlarında idik. Potansiyel suçlu olurduk bazı Ayaş’lılar için. “Yerli” ve “Yurtlu” kavramları vardı. Ayaş’lılar “Yerli” biz “Yurtlu’yduk”. Yerli’lerin Bağevi vardı. Nerede bir hırsızlık yada bir olay olsa, mesela Bağevi’nde, hemen biz “Yurt’lular” suçlanır, jandarma eşliğinde Yurt’a gelirdi şikayetçi kişi saat gözetmeksizin.
Bizi sinema salonunda toplarlardı tek sıra halinde, Şikayetçi gelir hepimizin teker teker yüzümüze bakar ya birilerimizi tanıdığını söyleyip suçlar, onlar
alınıp götürülür, yada kimseyi almadan çekip giderlerdi. Her olayda potansiyel suçlu olmak benim ağrıma giderdi hep, zaman zaman ağlardım gizli gizli kimseye hissettirmeden.
Bazı Ayaş’lı aileler çocuklarının Yurt’lularla arkadaşlık etmelerini onlarla vakit geçirmelerini istemezlerdi kendileriyle Ayaş Lisesi’nde aynı okul yada aynı sınıfta olmamıza rağmen. Bazı aileler için ise bu durum bir sorun teşkil etmezdi.
Zor gelmişti bana Yurt hayatı sonuç olarak, ilk fırsatta ayrılmıştım Yurt’dan 1978 yılında. Lise 2 ve 3. Sınıfı tek başımda bir evde kalarak tamamlamıştım Şereflikoçhisar’da. Ağabeyim ise Yurt’da kalmayı tercih etmişti, çünkü biz iki kardeşdik Yurt’da kalan. Böyle bir yaşamdı Yurt hayatından hafızamda iz bırakan anılarım.
Zor günler yaşamışdık hep beraber 225 kardeş, ama yinede güzel dostluklar ve arkadaşlıklar kurabilmiştik birbirimizle.
Özledim onları.
Lütfen yazarmısınız?
Sevgiyle Kalın.
NİÇİN YAŞAMAK.
Bir gün gelir bu Dünya’dan göçüp giderse
Bir Alican geldi geçti bu Dünyadan desinler
Son nefesim verirken bir tebessüm edersem
Sevenlerim ne ağlasın nede isyan etsinler
Yaşam sınırlı elbet bu ömür bir gün son bulacak
Yalan Dünyaya’da yaşamımıza doyamasakta
Biliriz ki zaten her canlı mutlak ölüm tadacak
Sevdiklerimizi bırakarak gitmeye kıyamasakta
Önemli olan verdiğimiz sözleri tutabilmektir
Insanlığa faydalı olup güzel şeyler bırakmak
Hak yemeyip muhtaç olana yardım etmektir
Yeni nesil yetiştirirken güzel Ahlak bırakmak
Eğer ki sadece kendim için yaşamamışsam
Mutlu ölürüm ben çevreme faydam olmuşsa
Yaşamımı boşu boşuna harcamam
ışsam
Ezilenden yana olan ben o ezene karşı durmuşsa
Kanma sakın cazibesine bu yalan Dünyanın
Çok uzun sandığın ömrün elbet bir gün bitecek
Üstün görüp güvenme gücüne saltanatının
Nefesin kesilip o gün ruhun bedenini terk edecek
Mesajım odur ki kırmasın insanlar birbirlerini
Yaratandan dolayı sevmek gerekir yaratılanı
Gör dil, din, ırk, mezhep ayırımıyla sömürenleri
Kendine gel ve tanı artık sana tuzak kuranı
Alican Yıldırım 15.03.2021
*Bir parti istiyorum ülkemde,
Kadrosunda barındırdığı insanların çıkarı için değil halkı ve ülkesi için hizmet etmek isteyen, Dini siyasete alet etmeyen, Komşu ülkeleri ülkesine düşman etmeyen,
Çocuk istismarları için af yasası istemeyen, Samimice ben sadece halkım için varım diyebilen, Yaptığı ve yapacağı her şeyin hesabını verebilen, Kendisinden olmayanı terörist ilan etmeyen, Din, dil, ırk ayrımı yapmadan coğrafyasında yaşayan herkesi kucaklayıp benimseyen, Bu ülkenin kurucusuna sarhoş demeyen, Insanları ötekileştirmek yerine birleştiren, Hukukun bağımsızlığını yok eylemeyen, Yaptığı siyasetle başımızı öne eymeyen, Cehaletten değilde ilimle ve bilinçle beslenen, Gücünü ve talimatını sadece halkından almak isteyen, Altın arayıcılarına kaz dağı ormanlarını mahvettirmeyen, Yap, işlet devret modeliyle halkını borçlandırmayan, Vereceği görevi yandaşı yerine işin ehline veren, Ülkesini kendi çıkarları için peşkeş çekmeyen, Demokratik layık rejimi kendine prensip edinen, Ahlaklı, vicdanlı, dürüst insanlardan oluşan bir Parti. Adı ve yönü ne olursa olsun fark etmez! Olursa böyle bir Parti, ülkem ve ülkemde yaşayan insanlarımız için gönüllü olarak hiç bir çıkar gözetmeden katkı sunmaya naçizane şahsım adına hazırım…
Acı Haber.
Bugün köyümüzden aldığım acı bir haber beni hem çok üzdü hemde alıp taa gençlik ve çocukluk yıllarıma götürdü. Gerçi benim annem yoktu o yaşlarda ve babam çok erken çıkmıştı dönüşü olmayan yolculuğuna ama yinede güzeldi köyümüzün insanlarıyla yaşadığım çocukluğum. Güzeldi arkadaşlarımızla yaptığımız futbol maçları. Büyükler küçükleri sever ve korurdu, küçüklerde büyüklerini sever sayardı özlemini çektiğim çocukluk yıllarımda köyümüzde. Kapılar kilitlenmezdi hiç geceleri köyümüzde, herkes birbirine sonsuz güvenirdi zira. Gaz lambası ışığında ders çalışır, masamız olmadığı için yerlere uzanarak ödev yapardık evlerimizde ama mutluyduk yinede. Çelik çomak oynardık, kabakdan oyuncak araba yapardık kendimize, eşegimiz mersedesimiz olurdu ama mutluyduk. Kış aylarında tepelerden yuvarlanarak kayardık köye doğru yukaridan aşağı güle oynaya. Koca Ceviz ağacının tepesine tırmanıp asfaltdan köye dönen arabaları izlerdik kuşbakışı. Caneriğimiz, cevizlerimiz ne kadar letzzetli olurdu, tadına doyamazdık. Kavun bal gibi tatlı, karpuz hem sulu ve şeker gibi hemde serinletici olurdu, domates ise domates gibi kokardı köyümüzün bahçesinde. Lezzetli üzümlerimiz ve kaynattığımız pekmez ve içine ayva atardık kaynarken pekmez teştine. Okulda yakan top oynamaya doyamazdık. Cıvıl cıvıldı okulumuzun bahçesi içine ancak sığabilen ögrencileriyle.Nasıl unutulur Bagobasılı Halil amcanın burnu akarak kış günlerinde sunduğu süt tozu içeceği. Birde bakmışsın Tahir dayı gelmiş takım elbise giyip kıravat boynunda okula nutuk atmaya. Özledik yanık sesiyle sela okuyan Adil dedeyi Bayram sabahlarında. Bayram namazı sonrası topluca mezarlık ziyareti ve bayramlaşma faslı unutulurmu hiç. Bir başka olurdu çocukluğumun Bayram günleri. Kimler geldi geçti şöyle sayacak olursak soldan başlayıp köyümüzün insanlarından; Cırık Ali amca, Fiyetli teyze, Talip amca, Nasibe teyze, Abbas amca, Kemal abi, molla Mustafa Hoca, Deli gelin lakabıyla anılan Zeynep nine ve çocukları Kadir abi ve Mehmet Dede abi, ve eşi Atiye teyze, Halil Ibrahim amca, Çavuş amca, Muhtar Abdullah amca, Şükrü amca, Abdurrahman amca, Hiralarin Arif amca, Izzet amca, hava teyze, Ibrahim amca, Apının Hacı, Dursun amca, ihsan amca, ismet amca, Kel Ali dayı, Şaziye gelinbacı, Dursun amca, Ismail amca, Kara Emine teyze, Remzi amcalar, Özbek kardeşler Emin amca, Hacıahmet amca, Fehmi amca, Nuri amca, Gülüzar teyze, Gülcehan teyze, Şifa amca, Fadime teyze, Zahide böle, Rukiye teyze, Makbule teyze, Belgüzar (Belkize) teyze, Şerife nine, Münür yenge ve emsalleri…gittiler birer birer bizleri bırakıp öteki yere.
Ya erken yaşta gidenlere ne demeli başta babam Yaşar olmak üzere, amcam Israfil, Borçcogulların Ömer abi ve eşi Gülüfer teyze, Hüseyin abi ve eşi Zeynep abla, Yurt ve çocukluk arkadaşım Ömer’in Üçler, Cırık Ali’nin Aziz, Çavuş’un Ilhan, Dursun’un Ramazan, Abdurrahman’in Ömer ve Rahim, Ibrahim’in Durhayat, Kel Ali’nin Hazım, Davut ve Dursel ve Mehmet dayılar, Hacer abla izzet’in Bahri ve şu anda aklıma gelmediği için ismini yazamadıklarım. Anmış olduk hepisini bu vesile ile. Nur içinde yatsınlar hepsi çocukluğumun güzel insanları, umarım tekrar görüşebiliriz gittiğiniz yerlerde günün birinde..
Sizleri çok seviyorum..